Ozon tabakasının incelmesi konusu ilk kez 1976 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)’nın Yönetim Konseyi’nde tartışılmıştır. UNEP ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO)’nün ozon incelmesini periyodik olarak değerlendirmek için kurdukları Ozon Tabakası Koordinasyon Komitesi (CCOL) sonrası, ozon tabakası konusundaki uzmanlar 1977 yılında bir toplantıda bir araya gelmişlerdir. Ozon tabakasını incelten maddelerin (OTİM) azaltılmasına ilişkin olarak ilk hükümetler arası temaslar ise 1981 yılında başlamış ve bu girişim Mart 1985’de Ozon Tabakasının Korunması için Viyana Sözleşmesi’nin kabulü ile neticelenmiştir.
Sözleşme üzerindeki anlaşmayı takiben, vakit kaybedilmeden ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımının ve üretiminin kontrol altına alınmasını sağlayacak olan bir protokol üzerinde çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Eylül 1987’de Ozon Tabakasını İncelten Maddeler İlişkin Montreal Protokolü kabul edilmiştir. 1985 yılında Antartika üzerindeki ozon deliğinin tespit edilmesi ile hükümetler, birçok Kloroflorokarbon (CFC)’ların ve bazı halonların üretimini ve tüketimini azaltacak katı önlemlere ihtiyaç olduğu yargısına varmışlardır. Montreal Protokolü, periyodik olarak yapılan bilimsel ve teknolojik değerlendirmeleri temel alarak azatlım takviminin revize edilebileceği şekilde oluşturulmuştur.
196 ülkenin taraf olduğu Montreal Protokolü, çevre konusunda oluşturulmuş en başarılı çok taraflı anlaşma olarak kabul edilmektedir. 1990 yılında, Londra'da, gelişmiş ülkelerin katkıları ile oluşturulan Montreal Protokolü'nün Uygulanması için Çok Taraflı Fon (MLF) kurulmuştur.
Türkiye; Protokole 19 Aralık 1991 tarihinde taraf olmuştur ve tüm değişikliklerini kabul etmiştir. Protokole ilişkin ulusal ve uluslararası çalışmaların izlenmesi Ulusal Odak Noktası görevini yürüten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın koordinasyonunda gerçekleştirilmektedir. Ülkemiz Montreal Protokolünün uygulanmasında en başarılı ülkeler arasında yer almaktadır.
1990 ve 2010 yılları arasında Montreal Protokolü altında yürütülen çalışmalar ile 135 milyar ton CO2 eşdeğeri emisyonun atmosfere salınımı engellenmiştir.
Protokol Kigali değişikliğine kadar 4 kere değişiklik geçirmiş ve bu değişikliklerin hepsini ülkemiz ve taraf 196 ülke kabul etmiştir. Tüm dünyada OTİM’lerin sonlandırılması ile bu gazların alternatifleri olarak çok yaygın olarak kullanılan Florlu Sera Gazları, yüksek sera gazı etkileri nedeniyle 2016 yılında kabul edilen Kigali Değişikliği ile Montreal Protokolü kontrol altına alınan maddeler ekine alınmıştır. Bu şekilde Küresel ısınma potansiyelleri çok yüksek olan bu gazların azaltımı; dolayısıyla da iklim değişikliği ile mücadele yönünde önemli bir adım atılmıştır.
Kigali Değişikliği, florlu sera gazları arasında yüksek küresel ısınma potansiyeline sahip 18 adet Hidroflorokarbon (HFC) sınıfı gazın üretim ve tüketimlerinin aşamalı olarak azaltılması üzerine tasarlanmıştır. Protokole taraf ülkeler 4 gruba bölünmüş ve her bir grup için farklı azaltım takvimleri düzenlenmiştir. Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler 1. Grup içinde yer almaktadır. Bu kapsamda 2024 yılındaki tüketim seviyemiz baz yılı olarak alınmakta ve 2024 itibariyle HFC üretim ve tüketimimizde azaltım yapmaya başlamamız beklenmektedir. Değişiklik yükümlülüklerimiz arasında %10 luk ilk azaltımın 2029’a kadar gerçekleşmesi yer almaktadır.
Ağırlıklı olarak iklimlendirme ve soğutma sektöründe kullanılan bu gazların ekonomik ve erişilebilir, düşük küresel ısınma potansiyelli ve hatta doğal alternatifleri tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Florlu sera gazı emisyonları, iklimlendirme ve soğutma sistemleri kullanımındaki artışa bağlı olarak tüm dünyada ama özellikle gelişen ekonomilerde hızla artmaktadır. Kigali Değişikliği yükümlülükleri, Paris Anlaşması 1,5 derece hedefi içinde kalınabilmesine büyük bir katkı sağlayacaktır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı verilerine göre, florlu sera gazı üretim ve tüketiminin öngörülen takvimde azaltılması yüzyılın sonuna kadar 0,5 derecelik sıcaklık artışının önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Montreal Protokolüne taraf olan 65 ülke tarafından onaylanmasının ardından Kigali Değişikşiği, 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz, 11 Mart 2021 tarihli ve 31420 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlülüğe giren Kigali Değişikliği dahil olmak üzere 1991 yılında taraf olduğu Montreal Protokolü’ne getirilen tüm değişiklikleri kabul etmiştir. Gelişmekte olan ülkeler (A5) kategorisinde yer alan ülkemiz, Montreal Protokolü’nün uygulanmasında başarılı ülkeler arasında yer almaktadır.
OZON TABAKASININ KORUNMASINA DAİR VİYANA SÖZLEŞMESİ